kendime yazılar

minimalist laik
Daha bu okula geldiğim ilk günü hatırlıyorum, elimde valizim, tek başıma çıkarmıştım yukarı, annem çarşafımı serdi,cebime yüz lira koydu ve gitti. Hatırlıyorum ilk işim internet kafeye gitmek olmuştu :))

O günden sonraki dört yıl boyunca olanlar... ah, düşününce bile ürperiyorum.

İlk yıl başıma gelen bir olay, hala peşimi bırakmıyor bak;
Okulun ilk haftası yurtta bizim dönem odadayız, konu tabi karı kız .d tabi ben biraz dozu kaçırıyorum, onun memeler şöyle, bunun götü fena, odadan bi çocuk da git sen bunu ses kaydına al, sınıfın en feminist kızına at. Hovv, size sadece şu kadarını söyleyeyim, üstünden dört yıl geçmesine rağmen semtteki başka bir okulda okuyan oda arkadaşımın sıra arkadaşı bile bu olayla beraber beni biliyor :))

Yahu zaten kafanın bir karış havada olduğu yaşlar, ailevi durumlardan ötürü oluşan bunalım, yeni bir okul yüzünden oluşan baskı,yeni bir ortam derken, sahi napsın bu çocuk ? Karakterden de var bi' asilik, böyle böyle başladım antipatik biri olmaya.


Yurttakiler, ilk başta severlerdi beni, çok sıkı dostlarım oldu. Sonra ne mi oldu, hepsi karşıma geçti, ne yaptın diye sorsam, tek diyeceğim cevap 'kendim oldum" olurdu.

Onlar muhafazakar ailenin çocuklarıydı, ben de oyleydim ama benim kafam farklıydı. Önce siyasi görüş,sonra da dini inanç farklı oldu bende, düşünceler değişti, ha bi de rap yakaladı beni kolumdan, şimdi iki elle sarıldığım rap, yakın zamanda beni omzunda taşıyacak rap.

Sonraki sene daha kötüydü, çevremdekiler de değişti, kardeşim dediğim insanlsr değillerdi artık, içten pazarlıklı dedikoucu heriflere dönmüşlerdi, bir de bunlar yetmezmiş gibi o çıktı karşıma, Esma...

Yav ben o zamanlar eziğin tekiyim, yüzümde sivilceler, fikirlerim dağınık,kafam bi karış havada bi çocuk. O ise üst dönemin en güzel kızı, ne bulmuştu ki bende ? Gerçekten hoşuna gitmiştim demek ki, sonu kötü bitti belki, çok canımı yaktın ama, sayende çok şey öğrendim.
Hani bana aldığın o hediyelerin hepsini toplayıp çöpe attığım gün var ya, o gün yandım ben, piştim artık. Ama en çok da seni sevmiştim, bana o ağacın altında sarılmanı asla unutamam.

Sonraki sene bi' karar verdim, bu kadar insan yanılıyor olamaz, demek ki sorun bende, biraz da ben onlara uyum sağlamayı deniyim dedim. İlk başlarda güzeldi, herkes yine beni sevmeye başlamıştı, çünkü onlardan biriydim, onlar gibiydim, ama şu kafamın içindeki ses yok mu, o dik kafalı asi ses ! Evcilleştirilemez bi yaratık o, ben onsuz bir hiçim işte, olmadığım biri gibi davranmamam gerektiğinin dersini en sert sekilde aldım. Onlarla ayrı düştüğüm ilk konuda hepsi benle kanlı bıçaklı oldu...

Bu sene ise, artık kontrolü o yaratığa bıraktım. İşte yıllardır olmak istedigim kişiydim, karşımda benim için birleşmiş onlarca kişi, okul koridorlarında dönen dedikodular,hakkımda atıp tutanlar, ve hepsine karşı tek başına kafa tutan ben :) Fikrimin arkasında,hakkını yedirmeyen,alayına posta koyan ben. Fena bi fiyakası olan, seçilen değil seçen bir ben.

Artık yazları düzenli olarak gittiğim ve iyi maaş aldığım bir işim, birlikte güzel seyler yaşadığımız ve beni destekleyen güzel bir sevgilim, beni hayallerime götürecek bir tutkum var, tek sıkıntım şuan dersler ve akademik başarım, eğer onu da tamamlarsam bir basamak daha çıkmış olacağım yukarı.

Bakalım zaman bana ne gösterecek ve kaderin benim hakkımdaki planı ne.

Ha bu arada,hep kendi kendime hayattaki amacımı sorgulardım, sanırım az önce bu yazıyı yazarken,aslında yıllardır düşündüğüm sey olduğunu buldum;

"Doğumumls beraber başıma gelen şeyler benim isteğim değil, kaderimin bana çizdiği yol.benim amacım o kadar güçlü olmak ki, kaderimi kendim çizmek,kendi kendimin tanrısı olmak"
bu başlıktaki tüm girileri gör