sansür

iron
“hüküm vermek” ya da “fikir edinmek” anlamına gelen Latince “cencere”dir.
Sansür, genel anlamda siyasal erkin, güvenlik, ulusal çıkar ve kamu yararı gibi nedenlerle sakıncalı bulduğu haber, yazı, kitap, film, fotoğraf, resim ya da sanatsal gösterilerin, önceden incelenerek bazı bölümlerinin ya da tümünün yasaklanmasıdır.

Günümüzde kitle iletişiminde, olayların belirli yanlarını, bazen de bütününü yok etmeyi, kesmeyi, yasaklamayı, gizlemeyi, saklamayı amaçlayan sansür, bu biçimiyle mutlakıyetçi düzenlerde ve diktatörlüklerde varlığını sürdürmektedir.

Oysa gelişmiş, görünürde demokrasiyle yönetilen ülkelerde, sansür yöntemi başka biçimde işlemektedir. Söz konusu ülkelerde, olayların gizlendiği, kesildiği, yok edildiği, yasaklandığı ilkel sansür örneklerine çok az rastlanmaktadır. Bu ülkelerde gazetecilerin şunu ya da bunu söylemeleri yasaklanmaz. Bu ülkelerde kitle iletişim araçlarına da yasaklama getirilmez. Bu ülkelerde sansür, daha karmaşık, daha ekonomik, daha ticari ölçütleri temel almaktadır. Özetle günümüzde sansür habere haber eklenmekle yapılmaktadır. Böylelikle haber saklanmış ya da budanmış olmakta, tüketilmesi gereken aşırı haber yığını arasında, bireyler hangi haberin eksik olduğunun farkına kolayca varamamaktadırlar.

Bu yöntemi, siyasetçiler, ekonomik güç sahipleri, sivil toplum örgütlerinin yöneticileri dolayısıyla halkla ilişkiler uzmanları ve medya yöneticileri sık sık kullanarak gündem değiştirmekte, yeni gündemler yaratmakta, sonunda bireylerin kafalarını karıştırdıklarından, amaçlarına uygun olarak toplumu tepkisizleşmeye yöneltmektedirler. Bu uygulamaların panzehiri, gazetecinin, haber için bilgi derleme aşamasında yönelteceği “Nereden” (6. N) (Nereden çıktı bu?) sorusudur.
bu başlıktaki tüm girileri gör