beyin

laiksavar
evrenin en karmaşık nesnesi. beyinle ilgili beni en çok şaşırtan şey bilinci doğurması. fiziksel beynin bilinçli tecrübeleri nasıl doğurduğu sorununun çözümüne bir adım dahi yaklaşamadık daha.
kedi
evrenin en karmaşık nesnesi değil, en basitlerinden biridir. kara delikler, karanlık maddeler varken insan formunun basit beynini övmek yersizdir.
laiksavar
hak ettiği değeri görmeyen organ. bilincin nasıl oluşuyor olduğu bence karadeliklerden daha önemli bir konu. kaldı ki karadelikleri bugün matematiksel olarak tanımlayabiliyoruz ve ne oldukları hakkında fikrimiz var. fakat bilincin ne olduğu ve nasıl oluştuğu hakkında çok uzun bir süredir hiç bir açıklama getirelmedi. temelde hiç bir bilinç emaresi göstermeyen objelerin kombinasyonlarından nasıl ortaya bilinç çıkıyor? cevabını bilen buyursun. kaldı ki o bilinç sayesinde karadelikler gibi kozmik nesneleri araştırıyoruz, anlıyoruz ve açıklıyoruz.
grifingoo
Her türlü ağrıdan asıl sorumlu olup ardan sıyrılıp hiç farkedilmeyen organ. Ayrıca aşk denen şeyin de asıl sorumlusu olmasına rağmen suçu yine kalbe atarak insanlığı kandırmıştır. Cinsellikte de cinsel organ çalışır ama o rahatına bakar. Çok yavşaktır kendisi ama olmazsa da olmaz.
tyfngkts
Beyin sinir sisteminin merkezi olarak hizmet eden bir organıdır. Bütün omurgalı hayvanlar ve çoğu omurgasız hayvan -bazı süngerler, knidliler, tulumlular ve derisi dikenliler gibi omurgasızlar hariç- beyne sahiptir.
pencere
aslında aya hiç gidilmedi bizi skiyorlar diyenler ve beynimizin aslında yüzde onunu kullanıyormuşuz diyenlerin sığlığı ortak beyinsizlikten gelir.

sanırım beyin için var olmuş en karmaşık yaşam sistemi diyebiliriz. tanımdan sonra meramıma geçebilirim.

yatay solucan diye muhteşem bir hayvan çeşidi vardır. yatay solucan hayvanı aslında hala olmaması gereken bir hayvandır. antik muhteşem bir canlıdır kendisi. sudan çıkıp karada yaşam başladıktan sonra, aslandan insana bütün omurgalı varlıkların ortak atasıdır. öz be öz dedemizdir.
geçenlerde bu hayvan üzerinde yapılan bir deney okudum. anlayabildiğim kadarıyla aktarmak isterim.

yatay solucan hayvanlarını ortadan ikiye böldüğünüzde iki parça ve iki şahıs solucan hayvanı olarak yaşamlarına devam edebilirler. bu hayvan dedelerimiz gün ışığından çok korkarlar. haliyle ışıkta avlanamazlar da. bilim adamları bunlara ışıkta avlanmayı öğretmişler. bu mazlum hayvanlar da beyin yoktur. beyin yerine kafa kısmında tek bir hücre mi ne var. o kadarı aklımda kalmamış. buna benzer bir olay var işte. fakat ilkel de olsa bir sinir sistemine sahipler elbette. bu hayvanlarımızın bir özelliği de ortadan ikiye böldüğünüzde, yaşamlarını iki solucan şahıs olarak sürdürebilmeleridir. bilim adamları da bunları gün ışığında avlanabilecek şekilde eğittikten sonra ortadan ikiye bölüp gözlemlemişler. kafa kısmı kalan solucan şahıs haliyle öğrendiği davranışı devam ettirebilmiş. zaten bugüne kadar yaygın biliş öğrendiklerimizi beynimizde depoladığımızdır. fakat ilginç olan göt kısmı kalan solucan şahıs da öğrendiği davranışı devam ettirmiş. bugün bilim insanları hafızanın salt beyinde değil acaba hücrelerimizde de depolanıyor mu ayağına uzun uzun beyin yormaktalar. bu arada ilk gençliğimde değerli bir devrimci büyüğümüz bana şöyle demişti. ''beyin yoruldukça gelişen bir organdır'' devrimci büyüğümüz haklıdır.

bu deney bana uzun zaman önce okuduğum bir bilimsel çalışmayı hatırlattı. cinayet sonucu öldürülen bir insan kalbi, kalp ihtiyacı olan bir dönora takılır. ve bu dönor katili rüyasında görerek cinayeti aydınlatır. bilimde bugüne kadar muaama olan bu sorunsalın cevabı da yukarıda anlattığım deneyde saklı olabilir. veya olamaz ben götümden de uyduruyor olabilirim.